Merhabalar, bu haftaki yazımda son zamanlarda oldukça
konuşulan solunum egzersizleri ve akciğer rehabilitasyonu konularına
değineceğim. Günde yaklaşık 23.000 nefes alıyoruz ve bunu çoğunlukla hiç
düşünmeden tamamen istemsiz olarak yapıyoruz. Bu kadar sık tekrarladığımız bir
aktivitede küçük bir değişiklik bile hayatımızda çok şey değiştirebiliyor.
Soluduğumuz havadaki 1ml’lik artış günde 23 litre daha fazla nefes almamızı,
4,6 litre oksijenin vücüdumuza daha fazla girmesini sağlıyor. Bunu doğru yoldan
yaptığımızda ise almamız gereken nefes sayısını düşürerek nefes almaya daha az
enerji harcıyor kalp hızımızı düşürüyoruz. Vücudumuzun daha az yıpranmasını
sağlıyoruz. Bunun için ise doğru egzersiz programına ihtiyacımız bulunmaktadır.
Nasıl ki her ilaç her hastalığa, her probleme iyi gelmiyorsa, her solunum
egzersizi de her probleme iyi gelmez. Problemi iyi analiz edip, doğru
egzersizleri uygulamak gerekir. Bunun için de hem hastalığı bilmek, hem iyi bir
değerlendirme yapabilmek, hem de egzersiz bilgisine hakim olmak lazım. Bu
bilgileri en az tıbbi terminolojiyle en basit haliyle anlatmaya çalışacağım.
Solunum egzersizlerinin mekanizmalarıyla başlayalım. Burda
temel amaç dokulara gerekli oksijeni ve glikozu(besini) en az çabayla dokulara
göndermek ve bu sayede bolca enerji oluşturmaktır. Yani egzersizlerle verimi en
yüksek seviyeye getirmeye çalışıyoruz. Solunum sisteminin en önemli destekçisi
dolaşım sistemidir. Oksijeni dokulara, karbondioksiti akciğerlere taşıma görevi
bu sistemdedir. Dolaşım sistemindeki olumsuzluk solunum sistemini, solunum
sistemindeki olumsuzluk da dolaşım sistemini hemen etkilemektedir. Dolayısıyla
egzersizlerimizi bu bilinçle yaparak her iki sistemi de desteklememiz gerekir.
Bu bilgiler ışığında yavaş yavaş egzersizlerimizi
belirlemeye başlayalım. Enerjiyi en iyi verimle kullanabilmek için ilk adım
olarak enerji sarfiyatının önüne geçmek yani enerjiden tasarruf etmek gerekir.
Bu konuda neler yapabileceğimize bakalım. Öncelikle kuvvetli kasların bir işi
yaparken daha az enerji harcadığı bilgisini cebimize koyalım. Örnek olarak
20kg’lık bir nesneyi spor yapmayan bir kişiyle kas kuvveti güçlü olan kişinin
merdivenlerden yukarıya taşıması arasındaki farkı düşünün. Egzersiz yapmayan sedanter
kişi(hareketsiz yaşam tarzı) nefes nefese kalırken güçlü kişi de ise bu durumu
gözlemlemiyoruz. Her ne kadar birçoğumuz 20kg’lık ağırlıklarla dolaşmasak da
güçlü bacak ve kol kasları, yürürken, iş yaparken, günlük ihtiyaçlarımızı
hallederken solunum sistemimize daha az yük oluşturacaktır. Bu sebeple kol ve
bacak kaslarımızı güçlendirici egzersizler yapmalıyız. Vücudumuzun yığılmasını
engelleyen, dik durmamızı sağlayan kaslarımıza postür(duruş) kasları
denilmektedir.(Sırt kasları, karın kasları gibi) Bu kaslar gün boyunca aktif
kalıyor ve doğru pozisyonda olmadıklarında(duruş bozuklukları) ekstra enerji
harcıyor. Duruşumuzu düzeltmek gün boyunca boşa harcanan enerjiyi azaltacaktır.
Nefes alma işi solunum kaslarının kaburgalarımızı genişletmesi sonucu akciğer
zarlarında oluşan basınç yardımıyla olur. Solunum kasları da(Diyafram kası,
kaburga kasları gibi) kasılırken enerji harcar. Bazı hastalıklarda solunum
kasları o kadar yoğun çalışır ki kişinin enerjisinin büyük bölümü solunuma
ayrılır. Solunum kaslarının kuvvetli olması enerji kaybını önleme adına yine
çok önemlidir. Ayrıca tüm kasların dinlenebilmesi(solunum ve kalp kasları
dahil) için iyi uyumaya önem vermeliyiz. Yanlış bir diğer şeyde ne kadar çok
hava alırsak o kadar çok oksijeni dokulara gönderebiliriz. Maalesef ki bu
yanlıştır. Daha fazla hava alabilmek için yapılan hızlı ve derin nefes almalar
sonucu vücudumuzda belli bir oranda olduğunda fayda sağlayan karbondioksiti
azaltmış oluruz. Karbondioksitin azalması ise damarların daralmasına sebep olur.
Böylece oksijen damarlardan rahat geçemez hale gelerek hedeflediğimizin tam
aksi bir sonuç elde etmiş oluyoruz. Solunum egzersizlerinin türü ve süresi iyi
planlanmadığı takdirde olumlu sonuçlarından ziyade olumsuz sonuçlar oluşturabileceği
aklımızda bulunmalıdır.
Enerji kazanımını artırabilmek için yüksek akciğer
kapasitesi, iyi bir dolaşım sistemi, güçlü bir kalp ve bu sistemlerin uyum
içinde çalışması gereklidir. Bunun için öncelikle solunum kaslarımızın güçlü,
akciğerimizin esnekliğinin iyi olması ve hacminin yüksek olması kritiktir.
Ayrıca bu oksijeni taşıyan dolaşım sisteminin en önemli elemanları olan kalp ve
damarları da unutmayalım. Kalbimizin güçlü, damarlarımızın temiz ve esnek
olması enerjimizi yüksek tutacaktır. Bu kazanımları elde edebilmek için
sigaradan ve tütünden uzak durmalı, doğru beslenmeli, kaliteli hava
solumalıyız. Solunum egzersizlerini hayatımıza katmalı, aerobik
egzersiz(yürüme, bisiklete binme, yüzme gibi) yapmalı, göğüs kafesini
hareketlendirecek ve esneklik kazandıracak olan egzersizleri ihmal etmemeliyiz.
Sağlıklı bir insanda daha iyi bir solunum sistemine sahip
olmak için yapmamız gerekenleri toparlayalım.
- Solunum egzersizleri(diyafram solunumu, kemer egzersizi, büzük dudak egzersizi, nefes tutma egzersizleri gibi)
- Duruşumuzu düzeltecek egzersizler(kedi-deve, germe egzersizleri gibi)
- Kol ve bacak kaslarını güçlendirecek egzersizler(squat, plank egzersizleri gibi)
- Aerobik egzersizler(Tırmanma, koşu, ip atlama gibi)
- Doğru beslenme(yeterli miktarda su içmek, toksik besinlerden uzak, dengeli beslenme)
- Kaliteli hava solunmak(tozdan dumandan arınmış)
- 7.Yeterli dinlenme, gevşeme ve uyku(gevşeme egzersizleri yapılabilir)
Bu egzersizlerin detayları ve egzersizlerin nitelikleri
kişilere göre seçilmelidir. Kişilerin kapasitesine ve özelliklerine uygun
düzenlenmelidir. Solunum ya da kalp hastalıklarına yakalanmış bireylerin durumu
ise çok daha farklıdır. Sonraki yazılarımda hastalıklara yönelik egzersizlerden
detaylıca bahsedeceğim. Yukarıdaki kategorilendirdiğim egzersizleri ise
sizlerden gelen geri dönüşlere göre video ile anlatacağım.
Gelelim güncel konumuz olan Covid-19 da solunum
egzersizlerinin yerine. Covid-19 damlacık yoluyla bulaşan viral bir
enfeksiyondur. Solunum egzersizlerinin ise bu virüse yakalanma ihtimalini azalttığını
gösteren bir çalışma yoktur. Birçok sporcunun Covid-19 olduğunu unutmayınız. Bu
kişiler kalp ve akciğer kapasitesi oldukça yüksek kişilerdi ancak yine de
hastalığa yakalandılar. Covid-19 enfeksiyonu sırasında ise hastanın hangi
durumda olduğu solunum egzersizlerinin başarısını ve hastaya yararını
değiştirmektedir. Covid-19 olan hastada eğer akciğer etkilenimi olmamışsa
solunum egzersizlerinin hastalık üzerinde bir etkisi gösterilmemiştir. Covid-19
olan hastada zatürre gelişmişse, akut dönem dediğimiz hızlı seyrettiği ve
kötüleyen bir tablodaysa, solunum egzersizlerini yapmak hastayı ekstra
yorabilir. Bu noktada hastayı en uygun pozisyonda istrihat ettirmek ve
gevşemesini sağlamak en uygun davranış olacaktır. Egzersiz yaptırmaya çalışmak
hastanın oksijen ihtiyacını arttıracağı için durumunun kötüleşmesine sebep
olabilir. Covid-19 hastalığının akut döneminden sonra ise, balgam birikmesini
engellemek, solunumunu düzenlemek, azalmış akciğer kapasitesini arttırmak,
zayıflamış kaslarını kuvvetlendirmek, günlük yaşantısına dönmeyi sağlamak için
egzersizlerin çok büyük önemi vardır. Bu noktada hastayı doğru değerlendirerek
doğru uygulamaları yapmamız gerekir. Unutmayınız yanlış uygulamalar yarar değil
zarar verecektir. Uygun olmayan egzersizlerin yapılması kişinin solunum
sıkıntısını kötüleştirebilir, normale dönüş sürecini geciktirebilir. Covid-19
kaynaklı zatürre olmuş hastaların hastalığın iyileşme sürecine girmeden
egzersiz yapmaya çalışmaması, ancak toparlanma sürecinde egzersizden fayda
göreceğini tekrar belirtmek istiyorum.
Ramazan ayının tüm dünyaya sağlık getirmesini temenni
ederim. Soru ve tavsiyelerinizi bekliyorum. Sağlıkla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder