Merhabalar göstermiş olduğunuz ilgiye ve atmış olduğunuz güzel mesajlara teşekkür ederim. Son yazımda değindiğim uyku konusunda çokça geri dönüş oldu. Rutinlerimizin bozulduğu, aktivitelerimizin kısıtlandığı, gündemin zihnimizi çokça meşgul ettiği şu günlerde uyku problemi yaşayan çokça kişi olmuş. Ben de uykuyla ilgili araştırdığım, öğrendiğim ve birçok yanlış düşünceye de rastladığım bilgileri ve tavsiyeleri, doğruları ve yanlışları olabildiğince basitleştirerek paylaşıyorum.
Öncelikle
kaliteli uykunun sağlığımız açısından çok önemli olduğunu ve yoksunluğunda da ciddi
problemlere yol açabildiğini bilmek gerekir. Yapılan çalışmalarda uyku düzeni
bozuk kişilerin öğrenme ve yakın zamanı hatırlama yeteneklerinin daha düşük
bulunduğu gözlenmiştir. Kaliteli uyku kişinin modunu yükseltir, enerjisini
arttırır, öğrenebilme kabiliyetini geliştirir, bağışıklılığını kuvvetlendirir,
dikkatini ve odaklanmasını arttırır. Kalitesiz uyku ise kalp damar
hastalıkları, diyabet, inme gibi hastalıklara zemin hazırladığı gibi kişinin
yorgun uyanması, dikkat bozukluğu, öğrenme güçlüğü, mutsuz hissetmesi, gün
içinde uyku hali, kas ağrıları gibi birçok semptom verebilir. Bu sebeple az
uyusam ne olur ki, en fazla sonraki gün uyuklarım gibi yanlış bir düşünceye
girmemek gerekir. Çünkü uyku bozuklukları, kişinin daha dikkatsiz olmasına sebep
olur. Yapılan çalışmalar uyku hastalıklarına
sahip kişilerin, sağlıklı uyuyan kişilere göre çok çok daha fazla trafik kazası
yaptıklarını belirtmiştir. Uykusuzluktan kaynaklanan trafik kazalarının oranı
alkol ve uyuşturucu kullanımından kaynaklanan kazaların toplamından daha
fazladır. ABD’de her saat 1 kişi yorgunluktan kaynakalanan trafik kazasında
hayatını kaybetmektedir.
Peki nedir bu
uyku hastalıkları? Horlama, uyku apnesi, huzursuz bacak, periyodik bacak hareketleri,
gün içerisinde uyuklama, diş sıkma ve gıcırdatma, uykuya dalamama, jet lag,
gece sık uyanma, boğulma hissiyle uyanma, insomnia, uyurgezerlik, uyku
terörü(kabuslar, karabasan) gibi problemler uyku hastalıklarıdır. Uyku
hastalıkları uzmanları tarafından tedavi edilebilmektedir. Bu yazımda bu
hastalıkların tedavilerinden ziyade modern hayatın getirmiş olduğu uyku
kalitesini bozan durumlara ve bunlara karşı alabileceğimiz önlemlere değineceğim.
Özellikle sanayisi ve teknolojisi gelişmiş, modern ülkelerde uyku bozuklarına
daha çok rastlandığı ve uyku kaliteleri daha düşük olduğu bulunmuştur. Dünya
Sağlık Örgütü uykusuzluğun sanayileşmiş ülkelerde salgın boyutuna geldiğini
ilan etmiştir. Geçtiğimiz yüzyılda ABD, Güney Kore, Japonya, İngilitere ve Batı
Avrupa ülkelerinin çoğunda uyku süresi ciddi oranda azalmıştır. Ayrıca bu
ülkerlerde uyku bozuklarının sebep olduğu hastalık oranlarının da daha yüksek
olduğu gözlenmiştir.
Öncelikle
her kişinin uyku düzeninin farklı olduğunu farklı kronotiplerde uyku olduğunu
bilmek lazım. Kimileri baykuş tip diye adlandırılan geç uyuyup geç uyanan(%30),
kimisi de erkenci kuş tip diye adlandırılan erken uyuyup erken uyanan(%40),
kimisi ise bu erken uykuya daha meyilli olup bu iki grup arasında yer alan ara
grupta(%30) yer alır. Uyku süreleri de yine kişiden kişiye farklılık
göstermektedir. Kimi insan kısa uykucuyken(günde 5 saat gibi) kimi insan uzun
uykucudur(10 saat gibi). Ortalama uyku süresi ise 7-8 saattir. Kişinin kendini
tanıması, kaç saat uykuyla ve ne zaman uyuduğunda en efektif olduğunu
öğrenmesi, hayatını bu bilgilerin ışığında planlaması açısından önemlidir. Maalesef
modern hayatın getirdiği bazı olumsuzluklardan uykumuz da nasibini almış
durumdadır. Çok fazla yapay ışığa maruz kalmak, daha az gün ışığında vakit
geçirmek, gün içerisinde yaşanan stres, yediğimiz yemekler, içtiğimiz
içecekler, çalışma saatlerimiz, gece ilgimizi çeken eğlenceli
aktiviteler(filmler, diziler, oyunlar, sosyal medya, gece buluşmaları, farklı
uyku alışkanlıklarına sahip ev bireyleri, yetiştirilmesi gereken işler,
projeler, ödevler, tezler gibi) bizi uygun olduğumuz rutinin dışına çıkmaya
zorlamaktadır.
Olumsuzluklarla
başa çıkabilmek için tavsiyelere geçmeden önce uykunun zamanımızın önemli bir
kısmını oluşturduğunu ve yaşamımız için hayati önemde olduğunu akıldan
çıkarmamak gerekir. Uykunun ise bağışıklık sisteminde ciddi yeri bulunuyor.
Daha birçok sistem için de gerekli ve hayati öneme sahiptir. Uyku hayvanların
ortak özelliği olup tüm hayvanlar hayatta kalabilmek için uykuya ihtiyaç
duyarlar. Uykuyu bizim vaktimizi çalan bir akvite olarak görmemek gerekir.
Bakkal hesabıyla 60 yıl yaşayacaksam bunun her gün 8 saati uykuya gidiyor.
Demekki 20 yıl uykuda geçiyor. Ben 4 saat uyuyayım 10 yıl daha fazla yaşarım
gibi yapılan bir hesapta atlanılan önemli bir nokta var. O da kalitesiz uykunun
birçok probleme davetiye çıkarması. Yani daha 60 yaşını göremeden inme
geçirmenin ya da erken yaşta bir trafik kazası yapmanın uyku kalitesinin
bozulmasıyla çok daha büyük bir ihtimal olması gibi. Ayrıca bu taktiklerin uzun
vadade etkili olmadığı vücudun en ufak fırsatta(tatil gibi) eski rutinine döndüğü
çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Öncelikle
kaliteli uyku için düzenli egzersiz yapmak, beslenmeye dikkat etmek, alkol ve
sigaradan uzak durmak her bireyin yapması gereken şeylerdir. İyi bir uyku
öncesi hazırlık, hem uykuya dalmayı kolaylaştırıyor hem de uyku kalitesini
arttırıyor. Uyku saatlerinin belirli olması iyi bir rutin için önemlidir(bir
gece bir gündüz çalışmak zorunda bırakılan meslek gruplarına saygılarımı
iletirken bu duruma maruz bırakan sistemsizliği de sitemle anıyorum). Uykudan
önce sıcak duş alma(sonrasında gelen vücut ısısının düşmesinden dolayı), diş
fırçalama, bir sonraki günü planlama, e-posta cevaplama, müzik dinleme, kitap
okuma gibi ritüel oluşturmak güzel bir uykuya hazırlık evresidir. E-posta
cevaplama, kitap okuma gibi aktiviteleri yatağınızda uzanarak yapmayın. Yatak
sadece uyku ve aşk içindir. Geriye kalan sosyal medyaya bakmak, mesajlaşmak,
dizi/film izlemek gibi diğer tüm aktiviteler yatak dışında kalmalıdır. Bunlar
beyne giden impulsları olumsuz etkileyerek uykuya dalmayı engelliyor. Mentollü
diş macunları da yine uykuyu olumsuz etkileyebiliyor.
Uyku kalitesi
için önemli olan bir diğer durumda ortam koşullarıdır. İyi bir yatak ve yastık
uykuyu oldukça verimli hale getirmektedir. Etraftaki ses azaltılmalıdır(örneğin
akvaryum başka odaya konulabilir ya da kulaklık kullanılabilir). Yapay
ışıklardan uzak durulmalıdır. Telefon yatağa girildikten sonra bırakılmalı
mümkünse yatak odasında tutulmamalıdır. Saatler görülebilecek bir yerde
olmamalıdır. Uykudan uyanan ya da uykuya dalamayan kişinin en çok yaptığı şey
saate bakmaktadır. Bu davranış stresi arttıracağı için faydadan daha çok zarara
sebep olur. Odanın ısısı da yine önemli bir konudur. Hafif serin bir ortam
idealdir. Sıcak uykuyu bölebildiği gibi sabah uyanmayı güçleştirir. Çok soğuk
ortam da sabah yorgun uyanmaya sebep olabiliyor ve hastalıklara davetiye
çıkarıyor.
Gün içinde yaşanan olumsuz pskolojik durumlar da en çok uyku kaçıran durumlar arasında geliyor. Yetişmesi gereken işler, mali sıkıntılar, ülke problemleri, sağlık problemleri, iş arkadaşıyla veya işverenle yaşanan olumsuz diyaloglar, işteki olumsuz durumlar, bitirilen veya yolunda gitmeyen ilişkiler, sonraki gün yaşanılacak olan heyecanlı bir hadise(sevilen biriyle görüşmek, iş görüşmesi, tez sunumu, sınavlar gibi) gece düşünce bombardımanı yaparak uykuyu kaçırabiliyor. Bu durumda eğer uyunamıyorsa yataktan çıkmak gerekir. Düşünceleri yazıya dökerek bir sonraki gün daha sağlıklı bir kafayla bu sorunlara odaklanmak daha iyi bir çözüm olabiliyor. Uykusuz kalarak bu sorunlarla başa çıkmanın daha zor olacağını unutmayın. Ayrıca uykunun psikolojik iyileşme sürecine de olumlu etkileri olduğunu beliteyim. Yaşadığınız süreç tek başınıza çıkamadığınız zor bir durum ve uzun süre devam edecek belirsizlikte ise(ilişki durumu, hasta ya da kaybedilen yakın, ekonomik güçlük gibi) psikolojik destek alınmalıdır.
Gün içinde yaşanan olumsuz pskolojik durumlar da en çok uyku kaçıran durumlar arasında geliyor. Yetişmesi gereken işler, mali sıkıntılar, ülke problemleri, sağlık problemleri, iş arkadaşıyla veya işverenle yaşanan olumsuz diyaloglar, işteki olumsuz durumlar, bitirilen veya yolunda gitmeyen ilişkiler, sonraki gün yaşanılacak olan heyecanlı bir hadise(sevilen biriyle görüşmek, iş görüşmesi, tez sunumu, sınavlar gibi) gece düşünce bombardımanı yaparak uykuyu kaçırabiliyor. Bu durumda eğer uyunamıyorsa yataktan çıkmak gerekir. Düşünceleri yazıya dökerek bir sonraki gün daha sağlıklı bir kafayla bu sorunlara odaklanmak daha iyi bir çözüm olabiliyor. Uykusuz kalarak bu sorunlarla başa çıkmanın daha zor olacağını unutmayın. Ayrıca uykunun psikolojik iyileşme sürecine de olumlu etkileri olduğunu beliteyim. Yaşadığınız süreç tek başınıza çıkamadığınız zor bir durum ve uzun süre devam edecek belirsizlikte ise(ilişki durumu, hasta ya da kaybedilen yakın, ekonomik güçlük gibi) psikolojik destek alınmalıdır.
Tüm
bu tavsiyelere ek olarak baykuşlar için iş saatine uygun uyku düzenini sağlamak
için sabah uyanabilmek adına odanın ışık sistemini ayarlamak (light box) faydalı
oluyor. Sabah 20 dakika içinde yataktan çıkılmazsa uyku tekrar geliyor.
Uyandıktan sonra ne kadar erken yataktan çıkılırsa o kadar iyi. Alarm
ertemeleri tavsiye edilmiyor. Yapılabilmesi durumunda daha güzeli alarmsız normal
rutinde uyanmaktır. 6 gün az uyku uyuyup 1 gün bunu telafi ederek çok çok daha
fazla uyumak, ya da gün içinde kısa kısa kesitmelerle gece uykusunu azaltma
yöntemleri ise kısa süreler için(tez, sınav, proje gibi durumlarda)
uygulanabilmekle beraber uzun vadede tavsiye edilmiyor. Gün içerisinde 2 saate
kadar uyku(geç saatlerde olmamak şartıyla) verimliliği arttrımakla beraber
fazlası tavsiye edilmemektedir.
Tekrar eden uyku problemlerinde, yapılan uygulamalara rağmen düzene
girmeyen uyku bozukluklarında uzmanlara danışınız. Unutmayın ki sağlıksız uyku
sadece uyku süresini değil tüm günü hatta tüm yaşamımızı etkiliyor.
Sorularınız, katkılarınız için lütfen yazmaktan çekinmeyiniz. Sağlıkla kalın.
İyi uykular 😊
Yorumlar
Yorum Gönder