Ana içeriğe atla

HAVAMIZ BOZULDU

    Merhabalar, bu yazımda sizlere üzerinde çok konuşulmayan ancak hayati öneme sahip bir konu olan hava kirliliğinden bahsedeceğim. M.Ö 5.yüzyılda Empedokles’in ortaya attığı, daha sonra Aristo gibi filozoflar tarafından da konuşulan ateş, su, hava ve toprak yani 4 element teorisini az çok hepimiz biliyoruz. Geçmiş zaman filozofları bu 4 maddeyi yaşamın temeline almıştı. Günümüzde de bakacak olursak aslında bu 4 maddenin önemi azalmış sayılmaz. Hepimizin baraj doluluk oranlarına gözümüzü diktiğimiz şu günlerde suyun önemini anlıyoruz. Bir su kesintisi olduğunda çaresizliğe düşüyoruz. Susuzluğu engelleyebilmek, suyu depolayabilmek için barajlar yaptık. Herkesin kolayca ulaşabilmesi için teknolojiler geliştirdik. Tarım ürünlerinin yetişmediği, hasadın verimli olmadığı dönemlerde ise aklımıza toprak düşüyor. Verimi arttırmak için ise bir hayli yol katetmiş durumdayız. Isınma ve pişirme tekniklerinde ise halen ateşe ihtiyacımız sürüyor. Yemeklerimizi nasıl ateşte, ne kadar süre pişireceğimize kadar sistematikleştirdik. Ateşin verdiği sıcaklığı daha kolay ve tehlikesiz elde edebilecek çözümler geliştirdik. Ancak yokluğunda 1 saat bile hayatta kalamayacağımız (Guinness onaylı nefes tutma rekoru 22dk.) havaya gerçekten gerekli önemi veriyor muyuz? Havayı daha etkin kullanabileceğimiz, daha verimli soluyabileceğimiz, daha kaliteli, temiz bir hava elde edebileceğimiz çözümler geliştirdik mi? Ne dersiniz insanlık olarak havaya hakettiği saygıyı ve özeni göstermemiş olabilir miyiz? 

Hava Kirliliği Nedir? Nelere Sebep Oluyor? 


 

   Hava kirliliği, partikül madde 2,5 (PM2,5), partikül madde10 (PM10), kükürtdioksitazotdioksitazotoksitlerkarbonmonoksit ve ozon parametrelerini içerir. Madde 2,5, boyutu2,5 mikrometreden az, madde 10 ise boyutu 2,5-10 mikrometre arasında olan maddeleri tanımlamak için kullanılır. Boyutları daha rahat algılayabilmek için saç teli 70mikrometre civarındadır. 

   Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre dünyada her yıl toplam 8 milyon insan iç ve dış ortam hava kirliliğinin yol açtığı hastalıklar nedeniyle erken ölmektedir. Bu ölümlerin 4,2 milyonu temelde sanayi, trafik ve ısınma kaynaklı dış ortamdaki hava kirliliği; 3,8 milyonu ise evin içinde yemek ve ısınma için yakılan yakıtlardan kaynaklanan iç ortam kirliliğine bağlı gerçekleşmektedir.  

Erişkinlerde; kanser, üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları, astım, alerji, stres, depresyon gibi sağlık problemlerine yol açtığı kanıtlanmıştır. Yapılan son çalışmalar, hava kirliliğinin sperm kalitesi ve doğurganlığı olumsuz etkilediğini, ayrıca partikül maddelerin anne karnındaki bebeğe bile etki ettiğini göstermektedir. Ayrıca kirli havanın çocuklarda düşük doğum ağırlığı, otizm, diyabet (Tip 1), ani bebek ölümü sendromu, astım, KOAH, bronşiolit ve bronşit gibi solunum hastalıkları, zatürre, bebek ölümü ve zeka geriliği gibi sağlık sorunları ile ilişkili olduğu kanıtlanmıştır. 

Hava Kirliliğinin Sebepleri Nelerdir? 

   İnsan kaynaklı hava kirliliğinin nedenlerine bakacak olursak;  
1. Sanayi ve santrallerde enerji üretimi için kullanılan fosil yakıtlar: Özellikle santraller bu konuda oldukça tehlikedir. Örneğin, Afyon ve Kahramanmaraş illerimizde bulunan santraller, bu bölgenin havasını ülkemizdeki en kirli havaya sahip şehirler arasına sokmaktadır. 
2. Ulaşım için kullanılan fosil yakıtlar: özellikle İstanbul, İzmir ve Ankara gibi yoğun trafiğin yaşandığı illerde hava kirliliğinin başlıca nedenleri arasındadır. İspanya’da yapılan bir çalışmada trafik kaynaklı hava kirliliğinin doğurganlığa ve çocuklarda zeka seviyesinin gelişmesine olumsuz etkileri gösterilmiştir. 
3. Madencilik tesisleri ve endüstriyel tesisler, Covid pandemisiyle de gündeme gelen Zonguldak ilimiz buna örnektir. 
4. Evlerde ısınma ve yemek yapma amaçlı kömür ve odun yakılması: Doğalgaz daha çok desteklenmeli  
5. İnşaat faaliyetleri ve yollardan kaynaklanan tozlar: Özellikle kentsel dönüşüm faaliyetleri, yol yapımları, metro çalışmaları gibi inşaat faaliyetlerinin oldukça arttığı dönemde hava kirliliği de gürültü kirliliği gibi nasibini aldı. 
6. Atık ve anızların yakılması: Engellenmesi ciddi çalışmalar, bilinçlendirme kampanyaları yapılmasına rağmen halen yapılan uygulamadır. 
7. Bazı endüstriyel tarım faaliyetleridir.


 

Hava Kirliliğinin Dünyadaki ve Ülkemizdeki Durumu  

   2019 verilerine bakıldığında dünya nüfusunun %91’inin Dünya Sağlık Örgütü’nün limitlerine göre kirli hava soluduğunu gösteriyor. Türkiye’de 2018 yılındaki verilere bakacak olursak DSÖ limitlerine göre 75 milyon kişi kirli hava soluyor. 2018 yılında hava kalitesi, DSÖ limitlerine değil de ulusal limitlere göre değerlendirildiğinde ise 81 ilin yarısından fazlasının (%56) kirli havaya sahip olduğu görülüyor. Ülkemizde 2017 yılında hava kirliliği trafik kazalarından 7 kat fazla can aldı. Hava kirliliği, Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz değerlere indirilseydi ülkemizde yaşanan ölümlerin yaklaşık %13’ü önlenebilirdi. 

Hava Kirliliğinden Korunmak İçin Ülkemizde Neler Yapılabilir? 

   Öncelikle bir an önce havamızı ve sağlığımızı koruyabilmek adına gerekli ölçümlerin yapılabilmesi, ölçüm noktalarının arttırılması, PM2,5 ölçümlerinin de yapılması gerekir. Bunların sonuçları halk ile paylaşılmalı, denetimlerinin sağlanması, kanunlar DSÖ önerilerine göre oluşturularak, yaptırımlara gidilmelidir. Fosil yakıtlar (Özellikle kömür) desteklenmemeli, yenilenebilir enerji kaynakları teşvik edilmelidir. Toplu taşıma ve bisiklet kullanımının yaygınlaştırılması, motorlu araç trafiğine kapalı alanların oluşturulması, ormanların korunması ve arttırılması, çevre dostu araçların desteklenmesi de özellikle kalabalık kentlerin hava kirliliğinin azalmasına ciddi katkı sağlayacaktır. 

Hava Kirliliğine Maruz Kalmamak İçin Kişisel Olarak Neler Yapabiliriz? 



   Dış ortamda kendimizi koruyabilmek adına aslında alabileceğimiz çok fazla önlem bulunmamaktadır. Çok tozlu havalarda, hava kirliliğin arttığı dönemlerde (kışın kalorifer ve sobaların yandığı dönem gibi) maske takmak (mümkünse fp1) maruziyeti azaltacaktır. Eğer riskli bir işte çalışıyorsak muhakkak iş güvenliği kurallarına, önerilen ekipman kullanımına özen göstermemiz gerekir. Şahsi araçlarımızı olabildiğince kullanmamak, toplu taşıma ve çevre dostu araçlara yönelmek de kendi adımıza yapabileceğimiz önlemler. Tozdan dumandan kaçınmak, böyle ortamlarda bulunmamaya gayret etmemiz gerekir. Ağaçlık, taşıt trafiğine kapalı bölgeleri ise spor yapmak, vakit geçirmek için tercih etmek sağlığımıza olumlu etki edecektir. 

Yukarıdaki sitelerinden yaşadığınız bölgenin güncel hava kirliliği durumlarına bakabilir, spor saatlerinizi, yürüyüş saatlerinizi bu doğrultuda organize edebilirisiniz. Ancak unutmayınız ki bazı istasyonlar sağlıklı ölçüm yapamamaktadır. PM2,5 ölçümü yapmamaktadır. Eğer havanın kötü olduğunu hissediyorsanız lütfen önlemlere dikkat ediniz. Kirliliğin daha az olduğu saatlerde muhakkak evimizi havalandıralım. DSÖ'ye göre sınır en fazla 20μg/m3, AB ve ülke kriterlerine göre de 40μg/m3 olmalıdır.

   İç ortamlarda ise özellikle temizlik yaparken, yemek pişirirken ya da spor yaparken evi havalandırmak gerekir. İç ortamı havasız bırakmamalıyız. Ancak bazen dışarının çok soğuk olması gibi limitleyici durumlar olabiliyor. Böyle dönemlerde sık sık ama kısa süreli havalandırma yapmalıyız. Eğer ki dış ortamdaki hava kirliliği fazlaysa ve devamlılık gösteriyorsa eve bir hava temizleme cihazı almak faydalı olacaktır. Ayrıca eğer nemliliğin az olduğu bir bölgedeyseniz soluduğunuz havanın nemliliğinin de önemli unutmayınız. Havayı nemlendirmeniz soluduğunuz havanın kuruluğundan dolayı karşılaşacağınız problemleri (Kuru öksürük, boğaz ve burun kuruluğu, uyku kalitesinin bozulması gibi) engelleyecektir. Dengeli beslenmek, özellikle eksik B vitaminlerinizi tamamlamak hava kirliliğinden kaynaklanan riskleri azaltacaktır. 

Havayı Daha Etkin Kullanabilmek İçin Hangi Egzersizleri Yapmalıyız? 

   Tabi bir de ideal havayı yakalamışken doğru kullanma durumu var. Gün içerisinde yapacağınız aerobik tabanlı (tempolu yürüyüş, koşu, bisiklete binme gibi) egzersizler akciğer kapasitenizi arttırır. Diyafram solunumu, interkostal solunum kasları güçlendirme de yine akciğer sağlığınıza olumlu etki eder. Büzük dudak solunumu diye adlandırdığımız egzersiz ise solunum kontrolü sağlar. Önceki yazılarımda bu egzersizlerden bahsetmiştim. Bunlara ek olarak, dakikada aldığınız nefes adedini düşürmek için kullanabileceğiniz bir egzersizi de bonus olarak ekleyelim:

Gözleriniz kapalı olarak rahat bir pozisyonda oturun. 
1 sayarak nefes alın, 1 sayarak verin ve 1 kere yapın.

2 sayarak nefes alın, 2 sayarak verin ve 2 kere yapın.

3 sayarak nefes alın, 3 sayarak verin ve 3 kere yapın.

4 sayarak nefes alın, 4 sayarak verin ve 4 kere yapın.

5 sayarak nefes alın, 5 sayarak verin ve 5 kere yapın.

Bu egzersizi 1 ay günde 3 kez, 2. ay sadece 5. aşamayı 5 dakikda, 3.ay 5. aşamayı 10dakika, 4. ay ise 5. aşamayı 2 kere 10 dakika uygulayın. Egzersize iyice alışıp rahat yapabilmeye başladığınız zaman ise gözleriniz açık yapabilirsiniz. Eğer bir sonraki aşamaya yapamıyorsak o aşamayı 1 ay daha devam ettiriniz. Eğer bir hastalığınız varsa ya da olumsuz bir durum hissederseniz egzersizleri sürdürmeyin ve sağlık kuruluşuna danışınız. Sağlıkla kalın

   

    

 
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnterkostal Kaslar ve Egzersizleri

  Merhabalar, geçen haftaki yazımda diyafram kasından bahsetmiştim. Bu hafta ise yine önemli solunum kaslarımızdan olan interkostal kaslardan(göğüs duvarı kasları) bahsedeceğm. Diyafram kasımız göğüs duvarını aşağıya(karın boşluğuna) doğru genişletirken, interkostal kaslarımız yukarı ve dışa doğru genişletmektedir. İnterkostal kaslar external ve internal iki farklı grupta incelenir. İnternal grup kaslar kaburgaların iç tarafında bulunurken, özellikle öksürme, hapşırma, üfleme, şarkı söyleme gibi nefes vermenin zorlu olarak yapıldığı durumlarda aktif olarak çalışır. External grup ise kaburgaların dış tarafında bulunurak nefes almada önemli görev üstlenerek diyaframın en büyük yardımcısıdır. Kaburgalarımızda bulunan bu kaslar iman tahtasına yapışırlar. Bu bölgenin korunmasında ve ayrışmamasında önemli rolleri bulunmaktadır. Bu yazıda external interkostal kaslar üzerinde duracağım.   Solunum kaslarının değerlendirilmesi özellikli cihazlarla net olarak yapılsa da bize solunum ...

Diyafram Kası ve Egzersizleri

   Merhabalar, geçen haftaki yazımda solunum egzersizlerinden, akciğer rehabilitasyonundan ve egzersizle solunum ilişkisinden bahsetmiştim. Bu yazımda solunum sisteminin en önemli parçalarının başında gelen diyafram kasından bahsedeceğim. Diyafram, karın ile göğüs boşluğunu birbirinden ayırınan bir kastır. Birçok yapıya bağlı olması açısından da anatomik olarak iyi ele alınması gerekir. Kaburgalara, iman tahtasına(sternum ksifoid çıkıntısı), omurgalara, ligamanlara tutunan bir kastır. Nefes alırken; diyafram kası düzleşir, göğüs boşluğunun hacmi artar, iç basınç düşer ve akciğere hava girer. Nefes verirken ise; diyafram kası yukarı doğru kubbeleşir, göğüs kafesinin hacmi azalır, iç basınç artar ve karbodioksit dışarı atılır.   Diyafram kası, frenik sinirden gelen uyarılarla çalışır. Frenik kelimesi, zihinden gelen anlamına gelir. Eski tıp insanları diyaframı çalıştıran bu sinirin beyinle doğrudan ilişkili olduğunu düşünmüşlerdir. Hatta kasa da bir süre boyunca frenik k...

Akciğer Rehabilitasyonu Ve Solunum Egzersizleri

        Merhabalar, bu haftaki yazımda son zamanlarda oldukça konuşulan solunum egzersizleri ve akciğer rehabilitasyonu konularına değineceğim. Günde yaklaşık 23.000 nefes alıyoruz ve bunu çoğunlukla hiç düşünmeden tamamen istemsiz olarak yapıyoruz. Bu kadar sık tekrarladığımız bir aktivitede küçük bir değişiklik bile hayatımızda çok şey değiştirebiliyor. Soluduğumuz havadaki 1ml’lik artış günde 23 litre daha fazla nefes almamızı, 4,6 litre oksijenin vücüdumuza daha fazla girmesini sağlıyor. Bunu doğru yoldan yaptığımızda ise almamız gereken nefes sayısını düşürerek nefes almaya daha az enerji harcıyor kalp hızımızı düşürüyoruz. Vücudumuzun daha az yıpranmasını sağlıyoruz. Bunun için ise doğru egzersiz programına ihtiyacımız bulunmaktadır. Nasıl ki her ilaç her hastalığa, her probleme iyi gelmiyorsa, her solunum egzersizi de her probleme iyi gelmez. Problemi iyi analiz edip, doğru egzersizleri uygulamak gerekir. Bunun için de hem hastalığı bilmek, hem iyi bir...